kadro yapısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kadro yapısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Aralık 2012 Pazar

Sivas maçından notlar...


- 5 değişik oyuncuyla maça başladık. Fatih hocanın bazı isimleri dinlendirmesi fikrine katılıyorum. Çünkü ne yapsanız belli yaşın üzerindeki futbolcularda mental yorgunluğun önüne geçemiyorsunuz,
- Umut'un dakika dolmadan bulduğu gole şapka çıkarırım, böyle devam ederse kendi kariyer rekorunu geçecektir (Ankaragücü 16 gol),
- İlk yarıda fazla pozisyon vermemizin sebebi bir arada oynayan oyuncuların alışma dönemini izledik diyebiliriz,
- Ufuk'un yediği gole lafım yok, fakat genele bakarsak güvensiz davrandığını söyleyebiliriz, Türkiye kupası maçlarında kendini toparlayacaktır,
- Dany dün hatasıza yakın oynadı ama fizik ve oyun yapısı gereği hep böyle olmayacaktır, sonra hayal kırıklığına uğrarsınız,
- Hakan Balta bir kaç maç aradan sonra vasat bir oyun ve sarı kartla döndü, Fenerbahçe maçında cezalı duruma düştü,

- Selçuk iyiye doğru gidiyor, Türkiye liginin kilidinin kendisinde olduğu tekrar hatırlatılmış belli ki, O'da dün gereğini yaptı. Fakat devre biterken skora katkısı geçen senenin çok uzağında, golü sürekli forvetin atmasını beklemek ciddi hata olur, bu görevi takım geneline yaymalısınız,
- Yekta'nın iyi oynaması ve skora katkı sağlaması iyi haber, çünkü hazır oyunculara sürekli ihtiyaç var,
- Umut dün çok iyiydi, daha önce de söylediğim gibi bonservisi makulsa alınmalı, sonra pişman olabiliriz,

- Burak golcü sıfatını yeniden tanımlıyor, böyle devam ederse Metin Oktay, Tanju Çolak ve Hakan Şükür efsanelerinden sonraki isim kendisi olur,
- Sivasspor'a gelince; Eneramo, Erman ve Grosicki'yi durdurduğunuzda takımın %80'inini önlemiş oluyorsunuz,
- Rıza Çalımbay'a saygım var, severim ama bazı maçlardan sonra yaptığı açıklamalar çok ilginç: "TS:1 Sivas:0 Yediğimiz gol yemememiz gereken bir goldü, kaçırdığımız pozisyonları da atmalıydık" İBB:2 Sivas:0 Böyle goller yiyeceğimizi ve penaltı kaçıracağımızı beklemiyorduk"


- Fenerbahçe maçına bu kez lider olarak çıkıyoruz ve geriden gelenin galibiyete ihtiyacı var, beraberliği de kazanç sayabilirler. Bu şartlarda kazanıp ciddi bir darbe vurmak hepimizin isteğidir. Yenemezse Fatih Terim, puan alamazsa Aykut Kocaman'ı ciddi eleştiriler bekler, yerlerinde olmak istemezdim,
- Kalan son iki maçımızı (iç saha FB - dış saha Trabzon) kazanırsak şampiyonluk yolunda bir çok insanın hevesi kursağında kalacaktır.

12 Kasım 2012 Pazartesi

Kazanan Kadro Değişmez!


Cluj maçından 4 değişiklikle başlasaydık ve berabere kalsaydık bugün bir çok skor yazarı yukarıdaki başlığı kullanacaktı. Fakat Fatih Terim Mersin maçının da önemli olduğunu hem takıma hem de camiaya anlatmak istercesine aynı kadroyla çıkmıştı. Nispeten ilk yarı biraz daha takımının kontrolünde geçmişti, pozisyonlar bulunmuştu ama Kadıköy’deki direkleri üreten fabrika Tevfik Sırrı Gür’e de ürün veriyordu! 2.yarıda Emre’nin kalecinin üstüne giden şutu dönünce sayısal üstünlük sağlanıyor ama yine bir kornerde akıl tutulması yaşanıyordu, tam da Muslera’nın formasını almaya niyetlenirken! Sonrasında oldukça uzun bir zaman olmasına rağmen yeterli baskı kurulamıyor ve “yine” puan kaybı yaşanıyordu.

Bu kararları yüzünden Fatih hocaya kızmak mümkün değil. Ama sezon başındaki “geniş kadro” böylesine maçlar için düşünülmemiş miydi? Kenarda görev bekleyen isimlere bakınca Sabri, Gökhan, Ceyhun, Melo, Furkan, Amrabat, Sercan’dan bazıları bu maçta yer bulabilirdi. Önümüzdeki Karabük maçında nasıl bir 11 çıkacak? Bazı isimler Salı’ya saklanacak mı? Yoksa yine aynı 11’le mi sahada yer alacağız, kestirmek güç. Ama en azından Engin Baytar’ın döneceğine kesin gözüyle bakabiliriz ve bence önemli bir eksiklik giderilmiş olacak. Yıllar evvel Muhammet Altıntaş’ta gördüğüm, Suat Kaya’da zirve yapan “savaşan ve yılmayan” oyuncular kategorimdeki Engin’in dönüşünün fark yaratacağını düşünüyorum.

Ayrıca oldukça kalabalık bir şekilde destek veren, Ali Sami Yen stadını hatırlatırcasına hiç susmayan ve kesintisiz tezahüratlarla rakibini bastıran taraftara büyük bir alkış gönderiyorum.
Bu arada Sercan için yeter sürenin sonuna geliniyor, dikkat!

27 Şubat 2011 Pazar

Hagi & Analiz...


Dünkü İBB mağlubiyetinden sonra Hagi bugüne kadar ki en anlamlı cümlesini kurmuş: ''Bizim için en önemli olan şey, bütün herkes kendi kendine bu akşam analiz yapması lazım. Çarşamba çok önemli maç var. Bir an önce kendimize gelerek bu maça çıkmalıyız''

Lütfen, bu analizi sende kendi kendine yapar mısın?
1) Sabri'yi yine orta sahada oynatarak hem sağ bek, hem de orta sahayı bir eksik bırakmanın anlamı nedir? Devre arasında aldığın Yekta'yı orta sahada kullansan, Sabri'yi sağ beke çeksen ölür müsün?
2) Yabancı kontenjanı dolayısıyla oynatmadığını söylediğin Insua'yı (ki dün 5 yabancı ile çıktın, yedekte de 2 yabancı vardı) ne zaman düşüneceksin? Kiralık oyuncu istemiyorum diye açıklama yaptıktan sonra devre arasında niye göndermedin? Bu adam Hakan Balta ve Çağlar Birinci'den daha mı kötü? Biz de izliyor ve görüyoruz, bakar kör değiliz!
3) İstemesek de sevmesek de Gökhan Zan varken defansa koysan, Lorik Cana'yı Mustafa Sarp'ın yerinde oynatsan daha verimli olmaz mı? Mustafa Sarp'ı bir gün taraftar sahaya inip yumruklarsa hiç şaşırma, bu kadar ısrar ederek adamdan nefret ettirdin!
4) Anlamsız dizilişler yerine 4-4-2 oynatsan, Stancu'dan Arda yaratmaya çalışmasan, takım illa bu düzende oynayacaksa Stancu'nun yerine Emre Çolak'ı düşünsen faydalı olmaz mı?
5) Koca takımda Zapata - Servet - Culio - Kazım - Baros dışında doğru kişilerle yerinde oynayan oyuncu yoktu, bek kavramı kalmadı, orta saha biraz baskıda rakibe teslim, ilerde bireysel yeteneklerle gol bulabilirsen ne ala lakin gol yememen de lazım ama ne mümkün!

Bu hataları ilk kez dün yapmadın. Ve korkarım ki son kez de yapmadın! Biraz empati yap, kendini taraftarın yerine koy, artık kaybetmekten bıktık! Zor günde görev alman güzel ama bunu bedavaya yapmıyorsun ki! Ayrıca o koltukta yer almak isteyen yüzlerce isim kulübün kapısını aşındırıyor, bilmem haberin var mı? Kendini burada gösterip belki de orta sıra bir İtalyan takımının başına bile geçebilirsin, hedeflerin arasında bu yok mu? O halde niye sızlanıp duruyorsun? 2 haftadır cuma günleri yaptığın basın toplantılarından gına geldi. Sürekli "bu takımı bu hale ben getirmedim, 1.5 yıl takımın başındayım, yönetim arkamda" masalını anlatıp duruyorsun, "doğum günümü nasıl kimse hatırlamaz, saygı istiyorum" diye alakasız açıklamalar yapıyorsun. A takımda güvenmediğin oyuncular varsa A2'ye bak, kimse gençleri neden oynatıyorsun diye sana kızmaz? Ama Misimoviç gibi sıra dışı bir futbolcuyu kazanamaman tamamen senin suçun.

Tugay'la beraber tüm idmanlarda aktif olarak yer alıyorsun, çift kale maçlarda oynuyorsun, umarım kafanı çarparsın da çarşamba günü kadro hatası yapmazsın!

NOT: Cenk Tosun'u alamadığımız için Adnan Sezgin'i ve yönetimi eleştirenlerin bir daha düşünmesini isterim, bu çocuk bu takımda ve Hagi'nin elinde sizce başarılı olur muydu? Bırakın ülke futbolu büyük bir yetenek kazansın. Hem bırakın 3-5 maçta gösterilen performansı, bir sezon boyunca gösterilen performans bile yeterli değil, değil mi Güiza?

13 Şubat 2011 Pazar

Takım tertibi...


Hagi'nin takım tertibindeki hataları yüzünden bir maçı daha kaybettik. İlk onbirde başlayan 4 oyuncu hatalı yerde oynuyordu:
Cana - Neill (maçtan sonra Cana'nın açıklaması var: "ben daha önce her 2 pozisyonda da görev yaptım ama Neill için durum biraz farklı). Adam kibarca Hagi'ye mesaj veriyor.
Serkan Kurtuluş - Sabri (beğensenizde beğenmesenizde Sabri ülkenin en iyi 2 sağbekinden biridir)
Hakan Balta - Insua (Galatasaray'a geldiği sezon premier ligde 31 maça çıkan Insua Hakan'ı kesemiyor!)
Sabri - Yekta (kadrolarına katmak için çaba sarfettikleri Yekta'yı sıkı bir bonservis bedeliyle alıyorsun ve sakatlık/formsuzluk yokken kesip yerine Sabri'yi oynatıyorsun, Sabri'yi de bitiriyorsun!)

Galatasaray'ın kadrosu ülkenin en iyilerinden. Ara transferlerle belki de en iyisi bile diyebiliriz. Önümüzdeki hafta Buca'yı 10-0 yenersek şaşırmam çünkü gerçekten kaliteli kadromuz var. Fakat bundan sonra tüm maçlarımızı alsak da, kupayı kazansak da değişmeyecek bir fikrim var: Hagi bize biraz küçük geliyor. Yönetim en azından önümüzdeki senenin teknik direktörünü gizlice belirleyip bu takımı izletmeli ve eksikleri belirleyip nokta transferlerle kusursuz takıma hazırlanmalı.

Bu arada Dany Nounkeu'yu bulan kişiyi tebrik ederim.

21 Kasım 2010 Pazar

Empati!


Hagi ile yer değiştirelim: "Bu maçtan evvel son 5 maçta sadece 1 kez kazanabilmiş bir takımız. Ayrıca tarihteki en kötü başlangıç pozisyonundayız. Her ne kadar takımı ben kurmamış olsam, sadece bir kaç haftadır ben yönetiyor olsam da geleceğim açısından devre arasına kadar hiç mağlubiyet almadan yürümeli, 2-3 mantıklı transfer yapıp TT Arena'nın atmosferi ve Arda-Baros dönüşleriyle beraber seri galibiyetler alıp önümüzdeki sezonda da görev almalıyım. Belki bu arada ligde iyi bir derece elde eder ve seneye avrupa kupalarında bile yer alabiliriz. Çünkü diğer takımlarda ligi henüz sürklase edemiyorlar. Bu yüzden bu maçta ilk hedefimiz gol yememek olmalı ve hatta araya bir gol sıkıştırabilirsek galibiyetle bile dönebiliriz. Ardından belki BJK galibiyeti bile gelebilir ve biraz havaya girebiliriz" Muhtemelen bu düşünceye yakın bir planı vardı Hagi'nin. Takımı da yine klasik gol yememeye dayalı bir planda oynattı. Sağda Elano, solda güçsüz Kewell ile kaleye gidemedik. Kaleye dikine gidebilecek 2 genç oyuncu Aydın Yılmaz - Emre Çolak yanında oturuyordu. Ayrıca maçtan evvel yazdığım Sabri'nin yeni pozisyonu çok sırıtıyordu. İlaveten haftalardır fena oynamayan Insua yedek başlayıp Kewell'a hiç yardımcı olmayan Hakan Balta tercihi de doğru değildi. Maalesef riske girip 2. yarının hemen başında oyuncu değiştiremedi. Sanki kuralmış gibi 60'lı dakikalardan sonra değişiklikleri yapabildik. Her 2 genç oyuncumuzda (Arif Erdem'in tersine) sonradan oyuna girdiklerinde değilde ilk 11'de başlarlarsa etkili olabiliyorlar. Her ikisinin değişikliği de (Elano-Aydın / Sabri-Emre) pozisyon olarak yanlıştı, tam tersi daha doğru olurdu.

Acaba Hagi'de günün birinde Empati (bizim yerimize) yapar mı? Kazanmak için Batdal'ı daha fazla oynatmayı düşünür mü? Çok koşmalarının dışında yan-geri pas yapmaktan başka bir şey bilmeyen Sarp-Barış tercihlerinden vazgeçer mi? 1 maçta bile olsa Servet'i kesip takıma daha fazla söz geçirebilir mi? Store açılışlarından başka bir aktiviteleri olmayan Çağlar Birinci ve Musa Çağıran gibi oyuncuları en azından yedek soyundurup havaya sokabilir mi?

Bekleyeceğiz...

Galatasaray kafilesi


Resmi sitede her deplasman maçı öncesi kafilede bulunan futbolcuları yazarlar, Kayseri kafilesi şu şekilde oluşmuş:

Aykut Erçetin
Ufuk Ceylan
Lucas Neill
Ali Turan
Çağlar Birinci
Gökhan Zan
Servet Çetin
Emiliano Insua
Hakan Balta
Sabri Sarıoğlu
Musa Çağıran
Barış Özbek
Elano Blumer
Ayhan Akman
Aydın Yılmaz
Juan Pablo Pino
Emre Çolak
Cumhur Yılmaztürk
Harry Kewell
Mehmet Batdal

Zorunluluktan da olsa 3 isimden dolayı çok memnunum: Cumhur - Musa - Çağlar. Belki bu 3 isim bugün hiç dakika alamayacaklar, belki de oynadıkları zaman diliminde başarılı olamayacaklar ama Barış - Sarp - Balta gibi taraftarda bıkkınlık yaratan oyuncuların alternatifi olarak götürülmeleri bile bence bir adımdır.

Umarım Hagi Ali Turan'ı bugün yine sağ bekte, Sabri'yi ortada garip bir yerde oynatmaz.

15 Kasım 2010 Pazartesi

Caktık... Cektik...


Şu FB ne ballı takım, ne güzel bayram süresince takımdaki sorunları konuşacaktık, "Kocaman oyunu okuyamıyor, ne zaman istifa eder, Daum geri gelsin" diyecektik, "Caner iyi adam olsa biz alırdık" diyecektik, "Christian'la bu iş olmaz, Emre'siz orta saha çöküyor, gerekirse Valencia'dan Topal alınmalı" transferini önerecektik, Volkan'ın açıklamaları üzerine "takımda kimin sözü geçiyor, kaptanlar ne iş yapar" diye soracaktık, "genç Semih ilk 11 oynamaz" diyecektik, "Gökhan gitti mi dönmüyor, İngiliz kulüplerinin yeni gözdesi Okan Alkan niye oynamaz" diye soracaktık, yeni süperstar Chealsea'nin yıldızı bomba transfer Stoch "elde patladı" diye dalga geçecektik...caktık...cektik...

Son 2 senemizi zehir eden takımımız bu bayramı da bize zehir etti. Dün taraftar çıldırmış gibiydi, canı nereyi isterse bağırıyordu, aleyhte Polat - Sezgin - Ayhan - Servet - Ali Turan, lehte Keita - Hakan Şükür - Haldun Üstünel... Tekrar etmekte fayda var; başarısız sonuçlarda en az pay Adnan Polat'ın! Faruk Süren zamanında başlayan ve rahmetli Özhan Canaydın zamanında (Fatih Terim'in 2. dönemi) tavan yapan borçlar yüzünden başkan zaten zor günler geçiren Galatasaray'ı ancak bu kadar iyi yönetebilirdi. Yapılamayan tek şey yerli kadroyu yavaş yavaş güncellemekti. Ucuza alınan yerli oyuncular ve az paraya oynayan yerli oyuncuların bütününden ortaya çok çok kötü bir yerli kadrosu ortaya çıktı. Son 2 sezondur alınan yabancılar oldukça kaliteliydi ve iyi paralar harcandı. 08/09'da Anadolu yakası Güiza'ya 14M€ verirken Baros - Meira - Kewell - De Sanctis 10M€'ya mal oldu. Parasızlık o kadar had safhadaydı ki çok önemli Hamburg maçından evvel Meira satılmak zorunda kaldı. 09/10'da Anadolu yakası Topuz+2 brezilyalıya (Baroni- Andre Dos Santos) 21M€ öderken, BJK sadece Tabata'ya 8M€ öderken biz Elano - Keita - Franco - Neill için 16.04M€ ödedik. Fakat başta kaleciler olmak üzere olmadı, tutmadı, dün de çok güvendiğim Ufuk o golü yedi, iyi kaleci o golü yemez. Büyük takım kalecileri takım kötü giderken arada bir inanılmaz işler yapar, dün de Ufuk yapmalıydı ama yapamadı, yine olmadı, yine olmadı...

Maalesef daha önce yazmıştık, Barış Özbek - Gökhan Zan - Serdar Özkan - Mustafa Sarp - Ali Turan - Ayhan Akman - Servet Çetin kadro dışı bırakılmalı, bunlardan fayda gelmez dedik. Dün bu isimlere ilaveler oldu; mesela Harry Kewell gibi. Hagi yeni yapılanmayı bir an evvel başlatmalı. Kendi sahamızdaki Beşiktaş maçında bu futbolcularla alınacak bir mağlubiyette hırçın ASY seyircisi sahaya inmekten çekinmez ve bırakın GS tarihini Türk Futbol Tarihi'ne geçecek olaylar olabilir. Belki de alacağımız ceza yüzünden Arena hiç açılmadan yarım sezon kapanabilir! Bu yüzden Kayseri maçında ilk deneme yapılmalı ve ASY'e derbi kazanılarak veda edilmeli.

Devir sakin olma devri. Ağzımızı bozmayalım, sakin olalım. Hadi aslanım, koçum gibi gazla değil planla - programla davranalım. Bu seneyi kayıp görüp biraz da oynamayan ve A2'deki arkadaşlara bakalım. Şu anda sorumluluk vererek bazı genç oyuncularımızı büyütmeliyiz, Emre Çolak gibi, Aydın Yılmaz gibi, Musa Çağıran gibi, Mehmet Batdal gibi, Çağlar Birinci gibi, Anıl Dilaver gibi, Cumhur - Ahmet - Cem Sultan vb. gibi, seçin beğenin...

Bu arada Denizli maçında farklı oyuncuları sahada görmeyen Hagi'de ilk önemli hatasını yapmıştır.

11 Kasım 2010 Perşembe

Galatasaray Futbol Takımı'nın hedefi nedir?


Dün akşam vasat bir futbol ve Pino'nun yeteneği sayesinde galibiyet geldi. Bugünkü gazetelerin ve blogların çoğunda "kupa ası" - "cimbom kupaya gözünü dikti" - "Hagi kupaya asıldı" - "hedefimiz kupa" konulu bir sürü başlık ve yorumu hayretle okudum! Bunları yazanların bir çoğuda koyu Galatasaray'lı! Nasıl olurda ülke futbol tarihinin tüm güzelliklerinin altında imzası bulunan bir kulübün tek hedefi "kupa" olarak indirgenebilir? Tamam oynanan futbol ve kadro çok iç açıcı değil ama sezonun henüz 1/3'ü geçmişken lig hedefinden bu kadar uzaklaşılır? Kendi sahamızda (lider de olsa) 2.lig ekibini ağırlıyoruz, tam kadro çıkmışız ve zorlanarak galip gelmişiz, kamuoyu sanki kupa gelmiş veya alınmasına garanti gözüyle bakıyorlar! Ve nedense ligi boşlamamız isteniyor!

FB-BJK her zaman rakibimiz ama Trabzon - Bursa - Kayseri - İBB - Karabük - Antalya takımlarını geçebilmek çok mu zor? Ligi 6-10 aralığında bitireceğimizi mi sanıyorsunuz? Bu takım toparlanmayacak mı? Sakatlar dönmeyecek mi? Bir aksilik çıkmazsa 2.yarı maçlarımızı ~50.000 seyirci önünde oynamayacak mıyız? Bu forma bu kadar ucuz değil. Galatasaray devre arası transferinde 2 isabetli iş yapabilirse şampiyonluğun en önemli 3 adayından biri olur. Bugünkü sorunumuz atan-tutan sorunudur. Geçen sene devre arasında yapılan Nonda - Jo/Santos değişikliği tutmadı ama bu sene tutmayacak demek değildir. Kişisel fikrim futbolcu alınmasından yana değil kendi içimizdeki cevherleri çıkartabilmek. Rijkaard'ın altını oyan futbolculardan bir an evvel kurtulmamız ve yerlerine gerçekten bize faydalı olabilecek 2-3 genç oyuncunun monte edilmesiyle başarı çok uzak değil. Daha bu takımda oynamayan Musa Çağıran - Çağlar Birinci - Mehmet Batdal, henüz oynayamayan/istenilen performansı sergileyemeyen Misimoviç - Arda - Baros - Elano - Pino - Kewell göz önünde bulundurulursa bu derenin altından çok sular akar. Yeter ki Hagi'de biraz cesaret olsun, Tugay biraz daha takımla ilgilenebilsin, Sezgin biraz daha organizasyonu üstlenebilsin, yönetim ödemeleri zamanında yapabilsin. Kadromuz gerçekten iyi ve sadece sakat veren kulüp biz değiliz. Sadece elimizdekileri kullanmayı pek beceremiyoruz.

Son sözümde Hagi'ye. Trabzon maçını berabere bitirseydik bence hiç bir şey kazanamayacaktık. Bu takımı (dün olduğu gibi) biraz daha hücum oynatmak gerekir. Batdal'a biraz daha fazla şans vermek gerekir. Ümidimizin devam edebilmesi için seriye ihtiyacımız var ve başlangıç için Manisa çok uygun bir rakip.

8 Kasım 2010 Pazartesi

Adnan Polat'a açık mektup!


Trabzon'a yenilmek dünyanın sonu değil. Fakat bu oyuncularla ve bu karaktersizlikle yenilmek "Büyük Galatasaray"ın sonu! Sayın başkan; bu sayfaların yazarının sana güveni tam. Arada bir hata da yapsan resmin bütününde eşi bulunmaz iyi bir Galatasaraylısın. Bugüne kadar tünelin içi - ortası - sonu derken ortaya çıkarttığınız projelerle ve yeni stadın bitmesi ile yavaş yavaş ekonomik alanda düzlüğe çıkıyoruz. Senden 2 ricam var:
1-) Artık bonservisi elinde olan yerli oyuncu almaktan vazgeçelim. Makul ücretler ödeyerek transfer yapabiliyorsak ne ala, aksi halde gereken oyuncular inanıyorum ki A2'den çıkacaktır.
2-) Bir an önce Mustafa Sarp - Servet Çetin - Ayhan Akman - Ali Turan - Gökhan Zan - Barış Özbek isimli arkadaşlarla yollarımızı ayıralım. Bu arkadaşların çok emekleri geçmiştir, teşekkür edip devre arasında bonservislerini ellerine verelim ve önümüze bakalım yoksa sıradanlaşacağız! Sadece dünkü Trabzon maçında bile Ahmet Kesim - Cumhur Yılmaztürk - Cem Sultan bile en kötü bu kadar oynarlardı. Bu arkadaşların faydaları 1-2 maçta varsa 5-6 maç kötü oynuyorlar ama öyle böyle değil çok kötü oynuyorlar. Ayrıca ahlaki sorunlarını da hatırlarsak (Sarp'ın küfürü - Çetin'in Rijkaard aleyhindeki sözleri vb.) bize yakışmıyorlar.

Ayrıca bir öneri de Hagi'ye. Baros'un yokluğunda şu Mehmet Batdal'ı bir denesen nasıl olur? Ayrıca bu ruhsuzluklarıyla Elano yerine Aydın Yılmaz, Misimoviç yerine Emre Çolak oynarsa ve yenilirsen bizler razıyız. Yeter ki biraz mücadele edebilelim. Yenilirken bile ışığı görebilelim. Oynayarak yenilelim. Bir oyuncuda umut görelim, gelecek görelim. Maça giderken, TV karşısına geçerken heyecan duyabilelim. Umut besleyebilelim. Yoksa 11 haftada 5 mağlubiyet, eksi 1 averaj, Karpaty faciası derken eriyoruz, küçülüyoruz, bitiyoruz.

24 Ekim 2010 Pazar

En büyük maç!



Beşiktaşlılar kızmasın ama Türkiye'de oynanan en önemli 2 maçtan biri oynanacak bugün; Fenerbahçe - Galatasaray, diğeri de Galatasaray - Fenerbahçe!

Uzun zamandır medya ilk defa "derbi goygoyculuğu" yapamadı maçtan önce. Malum FB'nin uzun zamandır şansınında yardımıyla gelen galibiyet serisi ve medyadaki FB yöneticilerinin ağırlığı özellikle Kadıköy'deki maçlardan önce oluşturulan ve statda devam eden ve hakemi de etkileyen baskı unsuru geçtiğimiz hafta yaşatılamadı. Bunun en büyük sebebi yönetimin Rijkaard'ı göndermesidir. Bugünkü tabloya bakacak olursak sanki bilinçli yapılmak istenilse ancak bu kadar ustaca yapılırdı (2 hafta evvel Adnan Polat'ın yaptığı "Kadıköy'e kesinlikle Rijkaard'la çıkacağız" sözünü bu kadar çabuk yemesi de ayrı bir konu). Rijkaard-Hagi değişikliğini bu maçı kazanmak adına yaptılarsa o gün GS'nin bittiği gündür. Çünkü yıllardır GS maçlarını hedef gören FB'nin bu kadar imkana rağmen şampiyonlukta 17-17 beraber olması, TK'nı 30 yıla yakındır alamaması, Avrupa'da neredeyse hiç bir olumlu sonuç alamaması ve belki de en önemlisi son 20 yıldır Milli Takım iskeletinin FB'li futbolculardan oluşamaması gibi kronik başarısızlıkları getirmiştir.

Görevinin 3.gününde olası bir mağlubiyetle başlayacak olan Hagi'nin bu kadar erken yıpratılmaması gerekirdi, bugünkü maça Tugay'la çıkılabilirdi ve Tugay A2'ye geri dönebilirdi. Umarım bu maçın sonucu çok ağır olmaz ve Hagi çok erken yıpratılmaya başlanmaz. Büyük ustadan bir ricam var, 2.kez geldiği görevde başarılı olmak istiyorsa bugünkü maçtan sonra eline kalemi almalı ve çok cesurca bazı isimlerin üstünü çizmeli, "acırsan, acınacak durumlara düşersin". Çünkü bu görev bir çok kişinin hayali ve GS bu şansı büyük ihtimalle sana bir daha vermez.

Maça 9 saatten az kala GS'lı futbolcuların tansiyonu son 5-6 yıldır ilk defa bu kadar düşüktür. Çünkü neredeyse ilk defa favori değiller ve içinde bulundukları kaosa yakın ortam "kaybedersek tek suçlusu biz değiliz" modundalar. Çünkü Rijkaard iyi çalıştırmıyor ve iyi taktik veremiyordu, yönetim "hatasını" geç de olsa anladı ve takımın başına gerçek bir "teknik direktör" getirildi. Bugünkü alınacak mağlubiyetde futbolcular ancak 3.sırada suçlanabilirdi!

Son olarak bugünkü maça GS'nin aşağıdaki tertiple çıkacağını düşünüyorum:

              Aykut

Sabri - Neill - Servet - Insua

   Mustafa - Cana

                Pino - Misimoviç - Elano
                             
               Mehmet


Bundan 18 gün önce yazdığım bir yazıda Baros'un yerine Mehmet Batdal'ın oynaması gerektiğini yazmıştım. Bugün istemeyeceğim bir sebeple de olsa bu ihtimal gerçekleşiyor ve bu maç için ilk defa umutlanmama yol açıyor. Ayrıca küskün Cana ve Elano için yeni bir sayfa açma ihtimali de doğuyor. İsmi ne olursa olsun GS'de oynayamamış bir oyuncunun Avrupa'ya gidip başarılı olma şansları yok. Bunu Jo ve Dos Santos'da görüyoruz ve görmeye devam edeceğiz. Bu yüzden özellikle yabancı oyuncularımız için bugünkü maç büyük fırsat. Yerliler ise istediklerini elde ettiler ve Rijkaard'ı gönderdiler. Özellikle Servet -Ayhan - Balta - Sarp etrafında kilitlenecek olan oyuncular bugün "üstün performans" gösterebilirler. Ama sonuç ne olursa olsun devre arasında bu takımdan gönderilmemelerini sağlamamalı. Yine belirtiyorum, bugün tek ümidim Batdal'ın göstereceği performans olacak. Belki de bugün ülkemizde gerçek bir futbol starının doğuşuna tanık olabiliriz.

Son söz taraftara; bugünkü maçı kaybetmek zaten "olağan" ama kazanmak dünyanın sonu değil. Olası galibiyette sevinci abartmamak gerekir. Çünkü hedefimiz her yıl düzenli olarak Şampiyonlar Ligi'ne katılan bir takım görebilmek ise bugünkü taraftar profilimizin biraz daha üzerine çıkmalıyız. Bunu başarmak taraftarın inanmasından ve eylemlerinden (fiziksel değil, önce düşünsel sonra her maçta yanında olmak ile) geçiyor.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Kadro Dışı!



Bugün kendi sahamızda aldığımız 4-2'lik Ankaragücü mağlubiyeti "Galatasaray Futbol Takımı Sistemi"ni sorgulamamız gerekir. Kulübün başkanı Adnan Polat yaklaşık 20 yıldan bu yana yöneticilik yapmış, görev aldığı sezonlarda taraftarın gönlünü kazanmış bir isimdir. Alp Yalman döneminde 1992-96 yıllarında "futbol şube sorumlusu" olarak başlayan yöneticilik deneyimi, ardından geçen 10 yıllık süreçte taraftarın "başkan olmasını istediği isimler" sıralamasında ilk sıraya oturmuş ve 2006 yılında kulübün kötü zamanında taraftarlar arasında yardım kampanyası düzenlemiş, ardından Özhan Canaydın başkanın davetini geri çevirmeyip, ateşten gömlek giyme pahasına 2. başkan olmuştur. Sonraki kongrede kulübe başkan seçilmiş ve bugüne kadar kronik sorunları (şirket birleşmesi, Ali Sami Yen - Florya - Mecidiyeköy üst haklarının kazanılması, kendinden önce başlayan yeni stadın başarılı şekilde inşaası, tüzük tadilatı, Riva'dan para kazanma aşamasına gelinmesi, gelir getirecek projelerin başlatılması vb.) bir bir çözmeye başlamıştır. Bu sürede futbol takımı başarısızdır. Çünkü yukarıda belirtilen sorunlar kulübe para kazandırmayıp sürekli para kaybetmesine yol açmış, maddi imkansızlıklar neticesinde yapılması gereken kaliteli transferler eksik kalmıştır. Unutmayınız ki Football Manager oynarken bile bütçenizin elverdiği ölçüde oyuncuları alabiliyorsunuz. İstenen skorları alamadığınızda da sürekli load-save yapıyorsunuz (en azından ben öyle yapıyorum). Adnan Polat kulüp başkanı olarak bugün başarısız değildir çünkü başkan sadece 90 dakikanın sonucuna göre değerlendirilmemeli tüm icraatlarına bakılmalıdır. Adnan Polat'ın tek hatası kendisi gibi bir Futbol Şube Sorumlusu bulamamasıdır.

Polat'ın göreve getirdiği Frank Rijkaard'ın futbolculuk dönemi dünyadaki bir çok insanı kıskandıracak seviyededir. Kulüp takımlarında defalarca Lig Şampiyonluğu - Şampiyon Kulüpler Kupası - Kıtalararası Süper Kupa - Kupa Galipleri Kupası kazanmış, milli takımda da Avrupa Şampiyonu madalyasını boynuna geçirmiştir. Futbolu bıraktıktan sonra önce yardımcı antrenör sonrasında ise dünyanın en büyük takımlarından Barcelona'nın başına geçmiş ve burada da teknik direktör olarak 2 kez İspanya Ligi'ni, 1 kez de Avrupa Şampiyonlar Ligini kazanmıştır. 2006 yılında ise UEFA Yılın Teknik Direktörü seçilmiştir. 2009 yılında da herkesin taktirini (ve kıskançlığını) kazanan bir kararla kulübümüzde göreve başlamıştır. (Barcelona'yı babamda şampiyon yapar diyenler; babanız önce o göreve gelsin sonra tekrar konuşalım). Rijkaard'ın yardımcılığını yapan Johan Neeskens ise futbolculuğu döneminde tam bir efsane olmuştur. 2004 yılında FIFA tarafından yayınlanan Dünyanın Yaşayan En İyi Futbolcuları Listesi'nde kendisine yer bulmuştur. Akabinde kariyerine yardımcı antrenör olarak devam etmiş ve bir çok başarıda imzası bulunmaktadır. Rikaard'ın ekibinde Albert Roca Pujol (6 yıl Barcelona) ve Carlos Cuadrat (ilk deneyimi) gibi profesyoneller bulunmaktadır. Altyapının başına getirlen Evert Jan Derks ise 1989 yılından bu yana profesyonel olarak görev yapıyor ve çok uzun süredir Futbol Akademisi Direktörlüğü yapıyor. Bu teknik kadronun herhangi birine "futboldan anlamıyor" demek ancak kendi futbol bilgisizliğini ortaya koyar. Yönetimin teknik kadrodaki tek hatası Türk yardımcı antrenör atamamasıdır.

Gelelim bugünkü gibi sonuçları alıp bizi kahreden zincirin son halkasına; futbolculara. Kulübün içinde bulunduğu maddi sıkıntılar nedeniyle bonservisi elinde olan oyunculara yönelmesi makul karşılanabilir. Fakat bu sistem kulübümüze büyük zararlar vermiştir. Son zamanlarda yapılan transferlerin neredeyse tamamı (Harry Kewell ve henüz sakatlıklardan dolayı oynayamayan Mehmet Batdal hariç) kısa süreli parlamalar dışında son derece başarısız olmuştur. Barış Özbek - Leo Franco - Gökhan Zan - Serdar Özkan - Mustafa Sarp - Ali Turan bugün bu noktada olmamıza en büyük sebeplerdir. Bu kişilere ilaveten Servet Çetin - Ayhan Akman gibi kapasitesi Galatasaray için yeterli olmayan futbolcuları ilave ettiğinizde ortaya kaosa yakın bir sonuç çıkıyor. Her kriz bir fırsattır. Kısa vadede benim önerim uzun zamandır tel tel dökülen ve dökülmeye devam edecek olan Barış Özbek - Gökhan Zan - Serdar Özkan - Mustafa Sarp - Ali Turan - Ayhan Akman - Servet Çetin arkadaşlarımızı kadro dışı bırakmak ve ara transfer döneminde kendileriyle yollarımızı ayırmaktır. Önümüzdeki ilk maça eldeki isimlerle devam etmek, sakatlık - cezalı - formsuzluk durumlarında ise kadroyu A2 Takımı'ndan takviye etmektir. Unutulmamalı ki A2 takımında da sol bek, stoper, sağ açık, forvet var ve inanıyorum ki ihtiyaç olduğunda en kötü bu arkadaşlar kadar oynarlar. (Bu arada bizde dahil olmak üzere tüm kulüplerimiz A2 Takımlarını Federasyonun geç açıklamasından dolayı yanlış kullanıyorlar. Bu sene itibarı ile yaş sınırlaması kalkmış olup 2 yabancı oynatmak mümkün, yani o hafta A Takımı'na alamadığın tüm oyuncuları formda kalması için A2 Takımı'nda oynatabilirsiniz).

Bu gece itibarı ile ortalık Adnan Polat istifa! Frank Rijkaard istifa! sesleriyle inliyor. Sanırsınız ki Adnan Polat Galatasaray'ı sizden daha az seviyor. Sanırsınız ki bugün Rijkaard'ı gönderip yerine gelenle (bu kadroyla) şampiyon olacağız. Bize sahada ruhunu ortaya koyacak, tekmeye kafa uzatacak, dışarda taraftar var mı diye sormayacak, yenilse de "aslanlar gibi" oynayacak futbolcular lazım.

Haydi Polat ve Rijkaard, başladığınız işi bitirin!

1 Eylül 2010 Çarşamba

Kadro şekillendi...

Son transferler ile kadro şekillendi, gelin biraz analiz yapalım:
Rijkaard'ın sistemi: 4-3-3 Elinde buna uygun oyuncular var mı, hayır! Okan - Suat - Emre'yi tekrar bir araya getiremedikçe Türkiye'de 4-3-3 oynamak çok ama çok zor. Ha oynarsınız ama sonuca ulaşmakta zorlanırsınız.
Galatasaray'ın sistemi: Ülkemizde kulüplerin pek sistemi olmasa da Galatasaray çok uzun süre 4-4-2'ye yakın bir sistem tercih etmiştir. Elinde de buna uygun bir kadro bulunmaktadır.

Hiç bir oyuncunun sakat ve cezalı olmadığını düşünürsek ideale en yakın kadro (bence) aşağıdaki gibi olmalıdır:



Kale: Artık yerli olmalı. Türk futbol tarihine kalecileri ve golcüleri ile damga vurmuş olan kulübümüzde uzun süre sonra ilk yerli kaleci ile şampiyonluk kazanma vakti gelmiştir. En son Orkun ve Mehmet ile şampiyonluk kazandık sanırım.

Defans: 2-3 sezon öncesine kadar hiç beğenmediğimiz ve Uğur Uçar iyileşse de Milan'a 5M€'ya satsak dediğimiz Sabri'nin kıymetini yokluğunda anladık desek yalan olmaz. Ali Turan şimdilik iyi yedek olur. Solda ise nasıl oynarsa oynasın Insua şimdilik kesin banko olur. Stoperlerden Neill garantilerken Servet - Gökhan Zan - Hakan Balta - Ali Turan rakibe ve form durumlarına göre sırayla oynarlar. Bu arada Neill özellikle kendi sahasında oynadığı maçlarda yabancı kontenjanına takılabilir. Pekala Sabri-Gökhan-Servet-Insua görev yapabilir.

Defans önü: Burası kilit noktası. Hem koşan (pres yapan değil) hem de topu oyuna çok iyi sokabilecek bir oyuncuya ihtiyacımız var ve bu kişi kesinlikle Elano olmalı. Sezon başından beri Ayhan'ın yapmaya çalıştığını rahatlıkla yapacaktır. Mustafa ise yerli kontenjanından yer alacaktır. Olmazsa Cana kesin favori.

Orta saha: Burada kimi oynatacağınızı şaşırıyorsunuz. Misimoviç garanti. Arda'yı sağa alıp Kewell'a yer açıyorlar ki bence çok gereksiz çünkü Arda solda başarılı. Pino gibi süper hızlı bir adama zaten ihtiyacınız varken (ve hele bal yapmayan Serdar Özkan varken) kesin oynatmalısınız.

Forvet: Burada Türkiye'nin teki olan Baros var. Çok sayıdaki FB ve BJK taraftarının "bu adam bizde olsa kesin şampiyonduk" söylemlerini çok duydum. Hakikaten son yıllardaki en iyi golcü. Biraz iddialı olacak ama bu sene ligde 30'un üzerine çıkar diye düşünüyorum.

Rijkaard takımı böyle mi oynatacak, hiç sanmam. Eldeki kadroya göre benim görüşüm budur. Ufuk - Sabri.Neill.Servet.Insua - Cana.Mustafa.Elano - Arda-Baros-Misimoviç tertibiyle çıkacağını düşünüyorum ve böyle oynatırsa devrede gidebilir.

NOT: Benim gönlümden geçen ise 3-5-2 olup şu anda buna cesaret edecek teknik direktör ve başkan olacağını pek sanmam. Ufuk - Sabri.Neill.Insua - Pino.Cana.Misimoviç.Mustafa.Arda - Baros.Batdal