Ali Dürüst etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ali Dürüst etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Haziran 2015 Salı

Şampiyon Galatasaray!...


Kim ne derse desin bu şampiyonluğun baş mimarı Ünal Aysal’dır. Yukarıdaki resmin içine giren, tüm topluluğu inandıran, camiaya hedef koyan kişi benden en büyük payı alır. Spor dünyasında barındırmayacakları çok belliydi, bizim Divan Kurulu üyelerinde bile büyük rahatsızlıklar başlamıştı, istediği yetkiyi vermeyince gideceğini bildiklerinden derin Galatasaray’ın başı olduğu söylenen İnan Kıraç’a rağmen düğmeye bastılar. Söylenecek fazla söz yok, O’nun gibisi bir daha zor gelir!


Konumuz şampiyonluk olduğu için başarıları dağıtmaya devam edelim; 2.sıraya Selçuk İnan’ı koyarım, O istemeseydi ilk 3 bile zor olabilirdi. Başında olduğu yerli grubu inandırdı, hareketlendirdi ve bu topluluğa saygı duyan, sadece işini yapmak isteyen yabancıların desteğiyle mutlu son geldi. Burak, Olcan, Umut, Yekta, Emre başta olmak üzere beraber hareket ettiler. Hakan ve Hamit gibi bu işleri iyi bilen ağır abiler başarının böyle geldiğini bildiklerinden ses etmeyince, Sneijder, Melo, Muslera, Chedjou gibi isimler ek gelir ve yeni kontrat ihtimali için yürüyüşe katıldılar. Çok da iyi oldu, güzel bir şampiyonluk hikayesi doğdu.


10’a kadar gidecek bu listenin 3.sırasına Ali Dürüst’ü koyarım. İdeal bir basın sözcüsü, kulüp yöneticisi, kriz otoritesi, kelimenin tam anlamıyla idareci! Eviniz yansa ve size haber veren kişi Dürüst olsa inanın üzülmezsiniz, “fıtratında var” deyip geçersiniz. Bazı olumsuz yönleri de var ama bu yazıda yer alması gereksiz olur. Yanında bulundurduğu kişiyi bile seçerken akıllıca davranıyor, tekrar gelir ama önce kriz çıkması lazım!


4.sırada en önemli futbolcumuz Felipe Melo var! Geldiği günden bu yana Türkiye Ligi’ni domine eden, benim gördüğüm en “destansı” oyunculardan biri. Gerek defansı gerek hücumu çok iyi biliyor, vücudunu çok iyi kullanıyor, topsuz oyunun gerçek ustalarından, tek eksiği biraz yetenek! Yönetimde, idari kadroda, tribünde ve oyunun içinde hoşlandığı bir ortam varsa kimse O’nu tutamaz! Her zaman söyledim, tekrar edeyim; teknik direktör olsam ve elimde Melo varsa tahtaya ilk yazarım!


5.sırada yerli gol kralı Burak Yılmaz var, kariyerinin en golcü 3.sezonunu yaşadı, bir ara sakatlanmasaydı gol krallığını alırdı, iyi fiziği var, kendine bakarsa önümüzdeki 3 sezonda ligi domine edebilir.


6.sırada Wesley Sneijder var, tam Galatasaray taraftarının aradığı oyuncu, futbol dilencisi gözleri peşine takıyor, derbi maçlarda ortaya çıkıp efsane goller atıyor, maçın en şık hareketi O’nun imzasını taşıyor, şampiyonluk kutlamalarında rakibiyle makara yapıyor, daha ne olsun!


7.sırada Fernando Muslera geliyor, hiç izlemediğim Turgay Şeren gibi dev isimlere haksızlık etmem istemem ama bu gözlerin gördüğü en iyi 5 kaleciden biri diyebilirim, cephede çok etkili, ayaklarını biraz daha kullanabilse harika olurdu, son periyoda konsantre olması şampiyonlukta söz sahibi olmasına yetti . 


8.sırada Yasin Öztekin geliyor, bitmeyen “rakibin üzerine gitme sevdası” sürerse sonraki yıllarda daha üst basamaklara çıkacaktır ama yaşı 28, bu yüzden önümüzdeki sene kaderini belli eder.


9.sırayı Hakan Balta alıyor, takımın soğuk kanlılarından, Gaziantep maçındaki golü pek unutulmaz ama asıl Dortmund deplasmanında attığı golün değer kazanmasını isterdim, adam tam bir stepne, bu yıl önemli işler yaptı ama kalınlığı bazı maçlarda sorun yaratmadı değil, mesela Anderlecht maçlarında eğer oynasaydı kariyerinde unutmak istediği sayfalar açılabilirdi.


Son sırada Abdürrahim Albayrak var, gerçekten futbolcu kadrosuna yardımcı oluyor, dillerinden anlıyor, isteklerini yerine getirmeye çalışıyor ama çok kişiyi de rahatsız ediyor! Ben yukarıya yakınlığı sayesinde stat sorunlarını çözmesini beklerdim, umarım dediği gibi dışarıdan da destek olmaya devam eder.


Gördüğünüz ya da göremediğiniz üzere Hamza Hamzaoğlu’nun ismi bu listede yok çünkü henüz o seviyede değil. Dürüst ve Albayrak ikilisinin destekleriyle, neredeyse eksiksiz bir kadroya sahipken, yaptığı bazı bariz hataları rakiplerinin değerlendirememiş olması sonucu ve en önemlisi futbolcu topluluğunun dümene geçmesi ile şampiyonluk geldiyse Hamzaoğlu övgü için biraz daha beklemeli. Mesela geçen yıl CL maçları sonunda yerden yere vurulan Prandelli gibi bizlerde 2015-16 sezonunda Hamzaoğlu’nun grup maçları performansını merakla bekliyoruz. Umarım iyi olur, ilk biz destekleriz ama o düzey başka bir alem. O müziği duymak için içi cız eden futbolcular var, taraftarı saymıyorum bile!



İlk 4.yıldız yakıştığı yerde, emeği geçenlere tekrar teşekkürler, taraftar bu mutluluğu doyasıya yaşıyor ve hakkı, şimdi hedef Avrupa olmalı!


4 Haziran 2015 Perşembe

Yeni Başkan Dursun Özbek!


Galatasaray'ın 36. Başkanı Dursun Özbek oldu, kendisini ve ekibini kutlar, sonsuz başarılar dileriz. Benim için bu ilan ile artı puan almıştır ama filmin sonunu beklemekte fayda var!

Yönetim kurulu asli üye:
Cengiz Özyalçın
Nasuhi Sezgin
Eşref Alaçayır
Cüneyt Tanman
Can Topsakal
Fatih İşbecer
Tayfun Demir
İsmail Sarıkaya
Ural Aküzüm
Tarık Taşar

Yönetim kurulu yedek üye:
Alper Narman
Murat Atay
Ali Yüce
Burçin Aslan
Selim Arda Üçer

Denetim kurulu asli üye:
Cengiz Ergani
Ahmet Cebeci
Cevat Genç

Denetim kurulu yedek üye:
Metin Sinan Aslan
Tolga Erem
Kerem Selahattin Ergün

Disiplin kurulu asli üye:
Oğuz Evrenos
Okan Tekinşen
Cemal Burnaz
Alparslan Karagülle
Oral Yılmaz
Celal Emon
Can Baydarol

Disiplin kurulu yedek üye:
Mustafa Tanrıyar
Derya Göbelek
Esat Erdem
Hakan Ünasaler
Vedat Gürer

Sicil kurulu asli üye:
Serdar Eder
Çetin Öztürk
Hayri Gürkan Eliçin
Mesut Karaarslan
Ali Tüzmen
Esat Tansev
Özcan Karamahmutoğlu

Sicil kurulu yedek üye:
Nihal Özfırat
Ömer Faruk Dak
Hakan Melek

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Duygun Yarsuvat'a veda...


Bazı söylemlerini beğenmedim; örneğin "kulüp perişan haldeydi", "enkaz devraldık", "pilot atlamış ve uçak kontrolsüzdü" vb. Buna rağmen ilk gün söylediği gibi sadece 7 ay kalıp gitti. İçinde Galatasaray sevgisi olan kime sorsanız kulüp başkanı olmak ister. Sayın Yarsuvat karşısına çıkan bu fırsatı eliyle ittirmeyip tam tersine Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak gibi isimlerin desteğini alarak seçilmişti.

Başkanlığı süresince çok fazla konuya müdahil olduğunu sanmam, mesela Carlos Arroyo sorulduğunda "bugüne kadar 4m$ ödemişiz, 500.000$ borcumuz var, 200'ünü sil, geri kalanını taksitlendirelim dedik ama O Yunanistan'da bir kulüple anlaşmış" cevabını verdi, spiker "ülkesinin bir takımı ile anlaşmış galiba" deyince "evet, bizden kazandığı paralarla Porto Riko'da kulüp satın aldı" diyebilmişti. Yani olaylar kendisine anlatılmış ama hangisinin gelişme hangisinin sonuç olduğunu karıştırmış olduğu ortadaydı.

Yaptığı en iyi işlerden biri görev dağılımını iyi yapması ve şansı da çevresinde kalifiye insanların olmasıydı. Mesela Dürüst-Albayrak ikilisi ile Sabri Sarıoğlu, Cesare Prandelli gibi sorunları lehine çevirmeyi başardı, branşlarda yaşanan başarılı sonuçlara eklenen 20.şampiyonluk ile kısa kariyerini parlatmayı başardı.

Bütün halde değerlendirdiğimizde düzgün bir çizgiye sahipti. 210 günün 10'u talihsiz demeçlerle geçse de ayrılmaya yakın yukarıda manşete aldığım söylemi ile taraftarla arasını düzeltmişti.

Emeklerin için teşekkürler sayın Duygun Yarsuvat.

28 Nisan 2015 Salı

Hamzaoğlu'nu nasıl hatırlayacağız?


Son 6 haftaya girilirken Galatasaray’ın ciddi bir avantajı var. Diğerleri ne yaparsa yapsın kendi maçlarını kazanırlarsa şampiyon olacaklar. Her ne kadar kadro dezavantajı olduğu söylense de ülkenin en pahalı takımı (135,95 milyon € - FB: 115,05 milyon € - BJK: 114,40 milyon €) elinde ve çok ciddi oyunculara sahip. Bugün Muslera, Chedjou, Melo, Selçuk, Burak ve Sneijder tüm teknik adamların hayallerini süslemekte, Dzemaili, Pandev (Seri A: 339 maç - 77 gol), Hakan, Semih, Umut, Yasin cabası!

Hamza Hamzaoğlu’nun bugüne kadar gösterdiği performans çok parlak değil! Genelde oyuncu değiştirme konusunda hatalar yapıyor, daha net söylemek gerekirse zaman ve değişecek oyuncu konusunda çok etkin değil. Kimseyi kırmak istememesi üst düzey teknik adamlarda bulunması gereken bir meziyet olmadığı gibi biraz tersini uygulaması daha iyi olacaktır. Oyunu okuma ve çözme konusunda da eksiklikleri var. Örneğin Arsenal maçında Ramsey’i çözene kadar 3 gole imza atıvermişti.

En büyük şansını tekrar yazalım, ciddi bir kadrosu ve takıma hükmeden Selçuk, Hamit, Sneijder ve Melo gibi oyuncuları var, sadece bu oyuncularla iyi geçinmesi ve Ali Dürüst ile yakın diyalog halinde kalması bile kendisini tarihe kazıyabilir.

Umarım Hamza Hamzaoğlu’nu yukarıdaki resimdeki sosyal sorumluluk projesiyle hatırlamayız!

9 Kasım 2014 Pazar

Yeni başkan Duygun Yarsuvat...


Galatasaray 35.Başkanı Duygun Yarsuvat oldu, kendisini ve ekibini tebrik eder, başarılar dileriz. Ayrıca Ali Dürüst'ten faydalanması kendisine artı puan getirecektir.

Yönetim Kurulu
Duygun Yarsuvat (Başkan)
Hamdi Yasaman (2.Başkan)
Dursun Özbek (Başkan Yardımcısı)
Abdürrahim Albayrak (Başkan Yardımcısı)
Mehmet Can Topsakal
Mehmet İpekdokuyan
Cem Kınay
İsmail Sarıkaya
Mete İkiz (Muhasip Üye)
Ahmet Tunç Akan
Ural Aküzüm
Ali Yüce
Arda Üçer
Ceyda Gürcan
Ebru Köksal (Genel Sekreter)
Murat Atay

Denetim Kurulu
Cengiz Ergani
Asena Yılmazkaya
Kerem S.Ergün

Denetim Kurulu Yedek Üyeler
Can Özatay
Cevat Genç
İlkan Koyuncu

Sicil Kurulu
Serdar Eder
Çetin Öztürk
Gürkan Eliçin
Giray Güngör
Mesut Karaarslan
Ali Tüzmen
A.Esat Tansev

Sicil Kurulu Yedek Üyeler
Deniz Gün Enön
Nihal Özfırat
Ö.Faruk Dak

Disiplin Kurulu
Oğuz Evrenos
Okan Tekinşen
Cemal Burnaz
Alparslan Karagülle
Celal Emon
Can Baydarol
Kunter Akyürek

Disiplin Kurulu Yedek Üyeler
Hakan Gençer
Derya Göbelek
Hamdi Barıştıran
Aytuğ Sakallıoğlu
Hakan Ünsaler

20 Mayıs 2014 Salı

Galatasaray 2013-2014 sezon değerlendirmesi...


Galatasaray transfere şampiyon kadroda yer alan Umut Bulut ve Felipe Melo’nun bonservislerinin alınması ile başladı ve hemen ardından Chedjou, Erman Kılıç ile Bruma transferleri geldi. Gönderilenler arasında Elmander, Amrabat, Colin Kazım, Erman Kılıç, Furkan Özçal, Engin Baytar, Çağlar Birinci, Dany, Yiğit Gökoğlan vb. önemli isimleri sayabiliriz. Lige iyi bir başlangıç yaptığımızı düşünsek de evimizde aldığımız 6-1’lik Real Madrid mağlubiyeti zaten 2 sezondur varolan Ünal Aysal – Fatih Terim gerginliğinin zirveye çıkmasına sebep oldu. O dönemde milli takımın kötü gitmesi ve ciddi bir arayışa girmeleri sebebiyle ve siyasi yönetimin toplumu “futbol” üzerinden oyalama düşüncesi bir anda Yıldırım Demirören – Fatih Terim ikilisini imza masasına oturttu. Bu süreçte Aysal’ın gönderme şekli, Terim’in yüzüne bile bakmaz dediğimiz Demirören’le samimi görüntüleri herkesi rahatsız etti. Fakat bir gerçek vardı ki o dönemde dillere pelesenk oldu: Aslolan Galatasaraydır!
Aslolan Galatasaray olsaydı ne Aysal Terim’i gönderirdi, ne de Terim yarı zamanlı milli takım görüşmeleri yapıp sonunda kesin imza atardı. Bir kez daha görüldü ki aslolan kibirdi, yoksa Galatasaray bu sezon güle oynaya şampiyon olur, 4.yıldızı takar (ne önemi varsa), şampiyonlar ligine kendi hakkı ile gider ve belki de rakibinde olası bir yönetim değişikliği yarası açardı.

30 Eylül 2013 tarihinde göreve Roberto Mancini başladı. Taffarel yerini korurken Hasan Şaş ve Ümit Davala’nın yerine Tugay Kerimoğlu, Attilio Lombardo, Fausto Salsano ve Ivan Carminati yeni antrenörlerimiz oldular. Bu esnada yerel lig ve Avrupa devam ederken Mancini hem ülkeyi, hem insanımızı, hem oynanan futbolu hem de kulübü ve profesyonellerini tanımaya çalışıyordu. Ve en ciddi rakibimiz gerek şampiyonluğu çok istemeleri gerekse hakemlerin kendilerini 11’e 11 oynatma ısrarı ve uzatmalarda süre sınırı olmaksızın mucizevi son dakika golleri ile puan farkını açmaya başladılar. Devre arasına 8 puan geride girdiğimizde Mancini “üstüme gelmeyin, bu takımı ben kurmadım” dedi. Aysal’ın yaklaşımı ise olması gerektiği gibiydi; “ne istersen yapabilirsin”. Bu vesileyle benim son yıllarda gördüğüm en büyük devre arası transfer harekatı başladı; Alex Telles, İzet Hayroviç, Salih Dursun, Koray Günter, Lucas Ontivero, Oğuzhan Kayar, Veysel Sarı, Umut Gündoğan, Guillermo Burdisso bir anda futbolcumuz oluverdiler, Albert Riera ise gidenler kervanına katılıverdi.
Doğal olarak bu kadar fazla futbolcunun gelmesi karmaşaya yol açtı. Ben bile idmandaki resimlere bakarken birçok kez tanıyamadığım yüzlere rastladım. Gelenlerin içinde Salih Dursun, İzet Hayroviç ve Umut Gündoğan hemen şans buldular ama kullanamadılar, Alex Telles ise bence harika maçlar çıkardı ve devre arası transferinin yıldızı oldu. Sonradan şans bulmaya başlayan Veysel Sarı önümüzdeki sezona umutla göz kırptı. Koray, Ontivero, Oğuzhan, Burdisso (kiralık) sanırım ilk kamptan sonra ayrılmaya başlarlar.

23.hafta çıktığımız Rize deplasmanı dönüm maçımızdı ve son dakikalarda yediğimiz penaltı golü şampiyonluğu bırakmamıza sebep oldu. Üst üste gelen başarısız sonuçlar büyük bir krize yol açacakken ligi 2.sırada bitirip 13.kez şampiyonlar ligi biletini direk almamız ve kazanılan Türkiye Kupası Aysal – Mancini ortaklığının sürmesine sebep olacaktır.
Sonuç olarak bence kayıp bir sezon geçirmedik. Yaşanan onca olaylardan ciddi bir tecrübe edindik. Ülkenin efsane hocası takımdan ayrılınca ve sezon öncesi Ali Dürüst – Abdürrahim Albayrak devre dışı bırakılınca dahi geldiğimiz noktanın çok kötü olmadığı ortaya çıktı. Her şeyin başı para; şampiyonlar ligine gidildiği ve Drogba – Sneijder vb. dünya çapında oyuncular geldiği sürede yani Deloitte sıralamasında ilk 20’de yer almaya devam edersek takıma ilgi hiçbir zaman düşmez. Selçuk İnan ve Felipe Melo’nun performansları biraz daha maç skoruna yönelik olabilseydi bu aralar 20.şampiyonluğu kutluyorduk. Önümüzdeki sezonu başka bir yazıda değerlendiririz.