6 Eylül 2012 Perşembe

Tanjeviç ve Demirel


Dünkü son saniye yenilgisi benim açımdan bardağı taşıran son damla oldu ve twitter’a #GoHomeTanjevic yazdım. Kadroda kimlerin olduğunu, olmayanların neden olmadığını, maçtaki oyuncuların ne kadar süre aldığını, maça iyi başlayan eli “sıcak” oyuncuyu neden ısrarla yanında oturttuğunu vb. soruları da sormayacağım. Ünal Özüak 6 “dev” oyuncunun Tanjeviç’in huysuzluğunu ve demode güç yükleme programı yüzünden gelmediğini yazmıştı, işin burasında da değilim. Ben Tanjeviç isminden ve oyun stilinden sıkıldım. Basketbol milli takımımızın belli bir oyun disiplini ve planı çerçevesinde oynamasını, yaşa, isimlere ve telkinlere kulak asmadan oyuncu tercihleri yapılmasını, saha içini iyi gözlemlemesini ve anlık yeni oyun çizebilmesini istiyorum. Bunların bir çoğunu artık bu coach ile yapmanın mümkün olmadığını düşünüyorum ve kibarca güle güle diyorum. Geçmişine tabii ki çok saygım var ama La Gazetta Dello Sport’a Ağustos ayında verdiği bir demeçte Enes Kanter’in koçu Tyrone Corbin üzerinden “NBA koçları aptal” diyebilecek kadar basit konuşması da cabası!
Aslında konunun patronu da bence yeteri kadar süre aldı. Turgay Demirel 1992’den bu yana 5 kez seçilerek federasyon başkanlığı yapıyor, yeni seçime de günler kaldı ve yine aday! Mutlaka iyi yaptığı işler, başarılı çalışmalar vardır. Ama artık yeni bir heyecana ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum. Erman Kunter’e 2 yıl, Aydın Örs’e 3 yıl dayanabilen, Tanjeviç’e 8 sene nasıl dayanabiliyor?

Bu arada 2010 Dünya Şampiyonasında 2. olan takıma dağıtılan 28,5 milyon TL’lik primin detayını bilen var mı?


Hiç yorum yok: