25 Mayıs 2011 Çarşamba

Hamit artık Realli

Real Madrid, Nuri Şahin'den sonra bir diğer gurbetçi oyuncumuz olan Hamit Altıntop'u da transfer etti ve spor kamuoyunu şaşırttı. Çünkü genel kanı Hamit'in Real Madrid'e göre olmadığı şeklindeydi. Aslında kapasite olarak Real seviyesinde değil diyenler hayli çok ve düşününce bende bu görüşlere hak veriyorum. Ne var ki Hamit'in futbol stili de pek Real Madrid stili değil, hatta yakın bile değil. Hamit mevkisi göz önüne alındığında Real ondan sanırım sadece sağ bekte verim alabilir. Ama Ramos dünyanın en iyi sağ beklerinden biri iken Hamit'e yer açmak için defansın ortasına çekmek gibi bir ahmaklığı Mourinho yapmaz diye sanıyorum. Real bu transferi neden yapmış olarak düşünüyorum da, Mourinho gibi zeki bir adam asla bir oyuncuyu hızlı, güçlü veya teknik diye transfer etmez. Şimdiye kadar Murinho eliyle alınan oyuncuların hepsini şöyle bir gözden geçirirsek ortak özellikleri saha içinde özveri ile oynayan, kendinden emin ve başarıya aç oyuncular olduklarını görürüz. Saha dışında ise hepsi spekülasyonlar ve skandallardan uzak, mütevazı hayat süren ve kendini beğenmişlikten uzak oyuncular. Yani Mourinho'nun temel felsefesi sahada kazanmak için tüm çabayı gösterecek bir kardeşler takımı kurmak. Felsefesi bana Yeniçerileri hatırlatıyor. Bireysellikten uzak ve birbiri için savaşan bireylerden bir ekip kurmak istiyor. Hamit'in de geçmişine bakarsak ister Schalke'de, ister Bayern'de düzenliği olarak forma giymedi diyebiliriz. Hep yedekti ve çok az süre oynadı. Ama iki takımda onu asla elden çıkartmayı düşünmedi, yedekte olsa hep kadroda tutmak istediler. Demek ki bu adamda sahada gördüğümüzden fazlası var. Ayrıca çok tecrübeli biri ve gençlere çok iyi bir örnek. Bu özelliklerinin Mourinho'yu cezbettiği kesin. Ayrıca istikrarı ve her maçta, her rakibe karşı kendi futbolunu oynama isteği Hamit'i farklı kılıyor. Başarılı olur mu bilemeyiz ama Hamit'in Real'e faydalı olacağından eminim.
Hamit transferi ile ilgili gazetelere göz attığımızda genel olarak bu transferin ve Realli Türklerin Türk futbolunun gelişimini ve geldiği seviyenin yüksekliğini ispat ettiği yazıları var. Mesut, Nuri ve şimdide Hamit. Real Madrid'te ilk kez Türk oyuncuları izliyeceğiz. Real gibi büyük bir kulüpte Türk oyuncuları görmek tabi bizi mutlu etmeli. Ama bu başarı Türk furbolunun başarısı sayılamaz. Çünkü bu 3 isimde Almanya'da yetişmiş isimler. Bu isimler (Khedira'yı da bu gruba katabiliriz) Alman futbolunun yetiştirdiği isimler olarak ancak Almanların başarısı sayılabilir. Kaldı ki Mesut zaten Alman milli takımını tercih etmiş bir oyuncu. Bence bu transferlerin Türk futbolu ile pek bir alakası yok. Ama tabi milli takımımızda forma giyen oyuncular üst düzey takımlarda forma giymeleri kesinlikle milli takımımıza olumlu olarak yansıyacaktır.


Bu arada son maçların son düdüğüne kadar süren şampiyonluk yarışının galibi Fenerbahçe'yi kutluyorum. Bu sene avrupada hiçbir ligde şampiyonluk yarışı son haftaya kalmadı, hepsinde şampiyonlar bitime en az bir hafta kala belli oldu. Türkiye Süper Liginin farkıda bu oldu. Son dakikaya dek süren heyecan, bu sene avrupadaki tek heyecandı. Ama Türkiye liginin tek farkı bu değildi aslında. Küme düşme hattında yaşanan heyecanda avrupada yaşananlardan biraz farklıydı. Küme düşen takımlarımız haftalar öncesinden belli olmuştu fakat avrupada hemen hemen her ligde kümede kalma mücadelesi son haftaya kadar en az iki takımla sürdü. Artık sırada Süper Lige çıkacak üçüncü ve son takımı belirleyecek olan play-off maçlarını bekliyoruz. Haziranda da Amerika Kupası bizleri bekliyor. Yazın futbolseverleri doyuracak başka organizasyon yok maalesef. Tabi bunları saydık ama Şampiyonlar Ligi finalini atlamamak gerekli. Cumartesi "Avrupa'nın en büyüğü" belli olacak. Ne diyelim, cumartesi görüşmek üzere....

Hiç yorum yok: