22 Mart 2015 Pazar

1994-95 sezonu...


Ligde bitime 10 maç kala 3 büyükler zirvede ilk defa bu kadar sıkışık bulunuyorlar. Her biri o kadar basit hatalar yaptı ki biraz derli toplu oynayan olsaydı şu anda (neredeyse) şampiyonluk turu atıyor ve CL’de gelecek rakipleri yorumluyor olabilirdi!
Fikstür avantajına inanmayanlardanım. Bugüne kadar ne sezonlar ne maçlar gördüm! Hele bitime yakın haftalarda kaybedilenleri Galatasaray odaklı düşündüğümde 1994-1995 sezonundaki Samsun – Antep – Antalya maçları Top 10’un zirvesine kurulur!
İşi en zor olan Slaven Biliç! Hem üzerine yapıştırılan “büyük maçları” kazanamıyor apoleti hem de “ev sahibi” avantajını bir türlü yaşayamaması ekstra yük getiriyor. Sanırsınız ki Liverpool’u her yıl kupanın dışına iten bir takımımız var! Bilic’in en önemli eksiği, lügati çok fakir!
İsmail Kartal; korku filmlerinde tatile giden üniversiteli gruptaki şişman gencin ilk ölmesi gibi sonu belli bir filmin kahramanı pozisyonunda; sezonu nerede tamamlarsa tamamlasın kovulacak! Şampiyon yapamazsa “başarısız”, yaparsa “avrupada iddialı sonuçlar” bahanesiyle daha iyisi getirileceği için! Adalet ile zulüm bir yerde barınamaz!
Hamza Hamzaoğlu yukarıda bahsettiğim sezonunun kahramanlarındandı! İyi bir kadroya rağmen krize giren takımı uyandıramamışlar ve şampiyon yerine 3. olabilmişlerdi, hem de CL tarihinin ilk galibiyeti olan Cruyff’lı Barcelona maçına rağmen! Ustayı tecrübe yapar!

Cine 5’in ne anlama geldiğini bilenlerden 20 sezon sonra o dönemde Galatasaray’ın yaşadığını yaşayacak olan var mı, Lig TV’de göreceğiz. Yaşanmazsa şampiyonlukta en şanslısı “bizim takım”!

Hiç yorum yok: