10 Eylül 2012 Pazartesi

Yine mi Estonya!


Son yıllarda, daha doğrusu eleme gruplarında Estonya ile çok karşılaşmaya başladık gibime geliyor. Belki ben yanlış anımsıyorum ama sanki her maça "yeni milli takım" sloganı ile çıkıyoruz. Estonya tarihinin en iyi, en formda takımı desek abartmış olmayız. Fakat Estonya'nın bu hali bize Milli Takımımızdan birkaç kademe aşağıda...

Hollanda maçına değinmek istiyorum öncelikle... "Yerli teknik adam" diye diye medyamız ve kahvehanedeki teknik adamlarımız birbirimizi yiyoruz uzun yıllardır. Ama ne hikmetse yabancıya yapmadığımızı kendi evlatlarımıza yapıyoruz. Ersun Yanal teknik patron iken Hakan Şükür niye oynamıyor diye yedik bitirdik adamı. Şimdi de Selçuk İnan ismi ile benzer senaryo sergileniyor. Abdullah Avcı'yı savunmak veya Selçuk'u eleştirmek gibi bir niyetim yok. Aslında bende düşününce Selçuk yerine Emre tercihini hatalı buluyorum. Bir yandan da Avcı'nın daha dirençli ve mücadaleci bir orta saha istemesini anlıyorum. Nitekim milli takımda olması beklenmeyen üç isim Emre, Tunay ve Sercan çok mücadaleci ve pozitif futbol sergilediler. Gözlerimiz bu kadar kötü bir Hollanda müdafası varken Selçuk'un derin paslarını ve Burak'ın öldürücü koşularını aradı. Ama şu da bir gerçek ki bu ikili sahada yerlerini alan oyunculardan formalarını kapmış olsalardı, belki de orta sahada böyle iyi mücadele eden, altta kalmayan ve hatta Hollanda'dan daha iyi olan bir takım olmayabilirdik. Ben Avcı'yı bu derece eleştirmeyi yanlış buluyorum. Sonuçta bu milli takım, bir ulusun takımı. Sahada forma içinde genç çocuklar veya ayaklar değil, yürekler oynuyor. Yüreğini koyan herkese o forma çok yakışır. Şu olsaydı, bu çıksaydı konuşmaları mantıksız...

Yeri gelmişken maçtan sonra yapılan bazı yorumlar dikkatimi çekti. Birçok spor adamı ve yorumcusu maç ile ilgili konuşurken Hollanda defansının ağır olması düşünülerek "Selçuk'un defans arkasına derin pasları kullanılmalıydı" dediler. Ben Hollanda'da hiçbir zaman ağır defans gördüğümü hatırlamıyorum. Nitekim maç kadrolarına bakınca Heitinga-Martins Indi ikilisi hiçte ağır ve arkasına sarkılacak defans değiller. Indi'nin acemiliği ile bir kaç boşluk ve pozisyon bulduk. Defans kesinlikle ağır ve arkasına sarkması kolay değildi. Pozisyon hatalarının temeli bir bakıma da Umut'un çok hareketli oynayıp defansın dengesini bozmasıydı. Zaten pozisyonlarda genellikle Umut'un direk etkili olmaması bunun bir göstergesi olabilir...

Milli takımımız çok iyi bir görüntü segiledi ve müthiş mücadele etti. Kadroyu geniş kullanarak başarılı olacağımıza inanıyorum. Selçuk'ta Avcı istediği zaman oynayacak ama illa ki oynayacak. Ligin en iyisi dahi olsa bir orta saha olarak defansif özelliklerinin yetersiz olması ve mücadaleden kaçınması, Hollanda gibi tempolu bir takım karşısında dez avantaj olabilirdi. Bırakalım da Avcı işini yapsın bence. Olan veya olmayan isimlerle Avcı'yı yıpratmak anlamsız...

Estonya'ya gelince, çok basit bir ekip ve kolay bir rakip. Ama fizik futbolunu iyi oynuyorlar. Hadlerini bilerek mücadele ediyorlar. Sağlam defans ve etkili yüksek top kullanıyorlar. Son iki cümle onları tehlikeli bir rakip yapmaya yeter sanırım. Geçmişte olduğu gibi futbol garibanlarını sevindirmeyiz diye umuyorum. Olmadık maçlarda Estonlara puan kaptırdığımız hala hafızalarda. Büyük takımlara karşı aşırı heyecanlı, küçük takımlara karşı ise aşırı rahat oluyoruz. Bunu bir dengelemeyi başarsak, içeride veya dışarıda her maçı kazanmaya oynarız...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu arada Estonya ile 7.maçımız, daha önce 3G, 3B almışız, 12 atıp 2 yemişiz. Ayrıca Kadıköy'de 11.maçımız olacak, daha önce 7G, 2B, 1M var, 20 atıp 10 yemişiz.