12 Eylül 2012 Çarşamba

Türkiye - Estonya maçından notlar...


-          Tribünlerdeki ~45.000 seyirci oldukça mutluluk verici sayıdaydı. Zaten Saraçoğlu en başarılı milli maç stadımız, 11.maçımızda 8.galibiyeti aldık, %73 ciddi bir oran!

-          Maçın sonundaki minik Burak protestosu dışında ilk defa kulüpçülük yapılmadığını gördüm, hele Kadıköy’de Galatasaray’lı bir oyuncu için defalarca lehte tezahürat yapılması şaşırtıcıydı, buna hemen bir komplo üretmeliyiz…

-          Ben olsam yine de bu kadar çok “Selçuk İnan” tezahüratı yapmazdım ve yapmadım da!

-          Kırmızı kart pozisyonuna uzaktaydık, tekrardan izlediğim kadarıyla karar doğru ve maç bu dakikada Estonya adına bitti…

-          Özellikle ilk yarıda olmak üzere maçın en iyisi bence Mehmet Topal’dı. Orta sahanın her yerindeydi, pres yaptı, ikili yardımlara gitti ve en iyi yaptığı işi yaparak bolca top kaptı. Yine uzaktan şutlarını denedi ama kötüydü, günün birinde öyle bir gol atacak ki muhtemelen şapka çıkaracağız! Belki de maçtaki tek hatası Semih sakatlanıp dışarı çıkınca tek kalan Ömer’e destek olamadı ve dengesiz yakalanan savunma topu kaptırarak kalemizde tehlike yaşandı.

-          Emre iyiydi, kulübünde oynamamasına rağmen 60 dakika “didindi”, ceza sahasına girerken yaptığı “slalomlar” sonuç getirseydi bugün birkaç gazete “Lionel Emre” başlığıyla çıkardı! Bir de topu aldığında ekseni etrafında dönmeyi bıraksa diyeceğim ama ben de sigarayı bırakamıyorum!

-          Emre’nin attığı golden sonra sevinmeyenlerden biri de Selçuk’tu. Isındığı için ayaktaydı ama gruba katılmadı. Emre’de Selçuk’un golüne fazla ilgi göstermedi, sizce buradan bir komplo çıkarabilir miyim?

-          Defans fena değildi, Tolga’nın yaptığı hata da yürekler ağzımıza geldi. Semih maçı beraber izlediğim Engin abimi haklı çıkarırcasına birkaç riskli iş yapsa da çabuk ısındı. Ömer bence çok iyi, bonservisi neyse verip Ujfa / Cris sorunlarını kökten çözebiliriz. Gökhan ve Hasan Ali ilk yarıda iyilerdi ama 2.yarı biraz yoruldular. İlk yarının son dakikasındaki pozisyondan sonra Gökhan’a birisi “sol dış” vuruş stili olduğunu da hatırlatmalı! Hasan Ali 2.yarı hücumda doğru pozisyon olmakta zorlandı.

-          Arda olgunluğa doğru gidiyor, takım genelde ortanın ortasında veya biraz önünde yönetilir ama Arda bu işi kanatlarda yaparak enteresan işlere imza atıyor, ben kendisinden bu sene sonunda transfer bekliyorum!

-          Sercan ilk yarı açıkta “üşüdü”, ne top geldi ne de almak için çaba gösterdi. 2.golün asistini yaptıktan sonra çıkması da enteresan oldu. Umut çalışkandı, Fransa’da unutulmaya yüz tutmuşken geri dönmesi ve rakipleri boş geçmemesi kendisini milli takımda da “demirbaş” yapar. Burak çok didiniyor, deniyor, çabalıyor ve bu özellikleri ile sonuna kadar forma bulacağa benziyor. Arada birkaç gol de sıkıştırırsa bekleneni vermiş olur.

-          Selçuk’un oyuna girdikten birkaç dakika sonra golü atmasına spor basını kısa metraj film çeker. Ama golden sonra Selçuk yoktu, başkaca aklımda kalan sadece frikik pozisyonu oldu.

-          Abdullah Avcı için çok şeyler söylendi ama ben kararına saygı duyulması gerektiğine inanıyorum. Kendisinden tecrübelilerden tavsiye alması ve saygıyla dinlemesi gerektiğini de bilmesi gerekir. Gerek Hollanda maçından sonra “Hollanda’da da x, y, z yoktu” demesi, Estonya maçı öncesi “tahta – tebeşir” söylemleri kendini koruma çabası içine girdiğini gösterir ki hiç gerek yok!

-          Son konu “milli forma”. Milli maçlarda kulüp forması görmekten sıkıldım. Bu iş bedava forma dağıtmakla olmaz. Çağırırsın 3 kulüp başkanını, “belli tarihlerde bana merkez mağazalarınızda 20m2 yer vereceksiniz ve milli forma satacaksınız dersiniz” olur biter. Farklı sponsorlar da bu işe “milli” açıdan bakıp ses çıkarmaz ise hep özendiğimiz güzel görüntüleri yaratabiliriz…

-          En son konu da milli tezahürat! Ya adam gibi bir yarışmayla beste yaptıralım ya da sus pus oturup çekirdek çitleyelim, “milli takım gol gol gol” neyin nesi!

9 yorum:

erk dedi ki...

(: Bu blog'a ilk girdiğim yazdığım Merhaba yazısından alıntılıyorum :

Galatasaray yönetiminde olsam, Reyes, Riera gibi adamlara bu meblaları yatıracağıma; Ömer Toprak ve Serdar Taşçı'nın ağzından girer burnundan çıkar onları getirir; önümüzdeki 8 senemi sağlama alırım. Sahaya çıkacak 6 Türk oyuncunun 4'ü defans olduğu zaman Türkiye'deki futbol pazarındaki arz talep dengesizliğiyle muhattap olmak durumunda da kalmıyorsunuz. Gökhan İnler ve Nuri Şahin trenleri çoktan kaçtı. Eren Derdiyok, Samed Yeşil ve Mevlüt Erdinç trenleri de hareketlendi yakında onlar da yol alır. Belki İlkay da ayartılabilir - kaçar gibi oldu ama yolda arıza yaptı o tren - pek sanmıyorum ama, bir yoklamakta yarar var.

Lakin Ömer Toprak şu anda pek alınabilir gibi görünmüyor. Leverkusen kolay kolay bırakmayacaktır. Serdar Taşçı daha gerçekçi bir hedef.

Mustafa KANTARCI dedi ki...

Gözden ırak olunca gönülden de ırak olunurmuş, dün gözümüzün önünde tay gibi seyirtince ve Semih'le fena olmayan bir uyum görünce bahsetmek istemiştim.

Geri 4'lüyü defans yapmak bu günlerde çok zor, yapanları da görüyoruz, yangından mal kaçırır gibi Yobo'ya sığınıyorlar. Biraz da cesaret isteyen bir konu, yabancı alırsam kurguda başım ağrımaz düşüncesi var.

Almanya'yı arka bahçe gibi görme fikrimizden de bir an evvel vazgeçmeliyiz, hep söylediğimiz gibi altyapı, altyapı, altyapı...

erk dedi ki...

Ömer Toprak ve Serdar Taşçı, Alman altyapısından çıkan - milliyet olarak olmasa da ( kendilerini tanımam etmem ) futbolcu olarak alman stoperler. En azından o ikisine tandemi emanet edebilseydik çok güzel olurdu. Serdar - Semih de kötü bir ikili olmayacaklardır bence. Cris transferine bu kadar şüpheyle bakmam da biraz bu yüzden, seneye yine transfer yapmak zorunda bu takım. Ujfalusi de Cris de bırakacaklar bir mucize olmazsa.

Fenerbahçe bu cesareti kalede de gösteriyor senelerdir, karşılığını da alıyorlar. Aslında tek bir olay bence durumu dengeledi eğer Selçuk İnan'ı Fenerbahçe'ye kaptırmış olsaydık, ne geçen sene şampiyon olabilecektik ( haliyle Fenerbahçe büyük ihtimalle aldığı momentumla şampiyon olacaktı ve böylece bütçe farkı açılacaktı ) ne de kadro olarak yarışabilecek durumda olacaktık.

Evet keşke Ömer Toprak, Galatasaray forması giyse diyeceğim - lakin - bu Galatasaray için muhteşem - milli takım için "bence" hayırsız bir durum olur.

Leverkusen'de daha öğrenebileceği çok şey var. Böyle giderse de zirvesi Bayern veya İngiltere olur.

Adsız dedi ki...

emrenin tepki gösterdiği nuriydi sanırım.

buraka tepki gösterilmesi ise kulüpçülükten ziyade tüm topları kaleye atmasından olabilir(solunda sağında bomboş adam varken haliyle gol yapamazsan pozisyonu tribünler homurdanır)

Mustafa KANTARCI dedi ki...

Sevgili Adsız,
Basından takip edebildiğim kadarıyla Emre hem Nuri'ye hem de Hamit'e tepki göstermiş. Buradaki ince çizgi şöyle: Emre futbolunun son döneminde TR'nin yıldızı olarak bırakmak istiyor. Böylelikle hem kendini istemeyen Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman'a ders vermek hem de Rıdvan Dilmen gibi hepimizin gözünde efsane olmuş isimleri kariyeri ile susturmak. Şu andaki konjonktür de buna çok uygun. Göksel Gümüşdağ kaynaklı bir milli takım ve hocalarından biri de Okan Buruk. Her ikisi de eski ev arkadaşı. Bu ortamda Emre oldukça fazla sayıda forma şansı bulabiliyor ve yerine oynaması gereken Selçuk İnan kenarda bekliyor. Emre golden sonra etrafında toplanılmasını sağlayarak hem kendini sağlama almak hem de Abdullah Avcı'yı korumak istiyor ki bu işler zorla olmuyor, herkes aynı düşünmüyor.

Şutu çeken Semih olsaydı inanın ıslıklanmazdı. Maç bitiminde zaten kulüpçülük başladı, Emre kendini çağıran tribünlerle bütünleşti ki çok normal buluyorum.

Adsız dedi ki...

Amrabat şov 2 : Antalyaspor maçı
Hahahaha mucukkk erk!

Hakan

erk dedi ki...

Amrabat'ın ilk gerçek anlamda iyi oynadığı maçtı bu maç. Şampiyonlar Ligi maçlarında bu standartta oynasın, şu oyunu 10 kişi kalmayan üst düzey rakiplere karşı da sergilesin, haksız çıktığımı kabullenen bir yazıyı sizin çocukça tacizleriniz olmasa da yazacağım sayın Hakan. Ama dediğim gibi Amrabat bana bu konuda bana umut vermiyor. İki feyk atıp orta sahadan ceza sahasının önüne kadar dümdüz topu sürebildiği bir rakip vardı karşısında. Beşiktaş maçında oynayacaktı bu oyunu ya da ManU maçında oynaması gerekiyor beni ikna etmesi için

Adsız dedi ki...

@erk: Taciz olarak alma hocam yaa işin şakasındayız biraz da, Bursaspor maçında da oyuna girdiği gibi 2. ve 3. golleri o attırdı onu atlamayalım lütfen..

Slmlar
Hakan

erk dedi ki...

Sevgili Hakan

Bursaspor ve Beşiktaş maçlarındaki performanslarını ben açıkçası beğenmemiştim. Bursaspor maçında gollerden ikisi de Bursaspor'un komikçe savunma hatalarından kaynaklanmış idi.

En başından dediğim gibi, umarım yanılırım. Umarım ManU maçında dediğim her şeyi haksız çıkartır. Ama dediğim gibi, hiç sanmıyorum.