12 Kasım 2011 Cumartesi

Kukla!...


Şike soruşturmasında Mahmut Özgener'in telefon kayıtlarını okuyunca ne berbat bir durumda olduğumuzu anlamıştım. Federasyon başkanının bu acizliği doğal olarak ülke futbolunu yönetmeye yetmiyor, sağlıklı bir planlama yapılamıyordu. Sadece Özgener döneminde değil, daha öncekilerde de bu sorun vardı. Fakat Özgener'in en büyük şansı muhteşem bir bütçeye sahip olmasıydı. Ülke futbolunu yeniden dizayn edebilecek bir rahatlığa sahipken O bir kulüp başkanının kuklası olmayı seçmişti. Sadece kendisi kaybetmedi.

Dünkü Hırvatistan maçına böyle bir giriş yapmak hiç istemezdim ama maalesef adım adım geriye gidiyoruz. Azerbaycan maçında "milli takımı bırakacağım" diyenler, Almanya maçında "arkadaşlarım yeterli çalışmıyor" diyenler, içinde bulunulan şike ortamından doğan kaosta maçlarda işler kötü gidince taraftarların futbolculara yanlı tutumları, Hiddink'in futbolu bırakıp "çok duygusalsınız" deyip milletin sosyal yanlarını tespite çalışması ne denli hedeften uzak olduğumuzun kısa bir özeti. Üzerine mevcut federasyon başkanı Mehmet Ali Aydınlar'ın Digitürk kuklası olup play-off saçmalığına imza atması ve yine dün açıklanan saçma "kupa statüsü" (buna daha sonra değineceğim) özlenen futbol düzenine çok uzak olduğumuzun bir göstergesi.

Salı günü 4-0 yenersek hiç şaşırmam ama futbolumuzun ve futbol anlayışımızın bir an evvel değişmesi ve hepimizin bilinçli bir şekilde bakış açılarımızı değiştirmesi gerekmektedir. Hakemi, yöneticisi, yorumcusu kendisine çeki düzen vermelidir. Eski futbolculardan eğilimi olanları bir an evvel eğitimci kadrolarına dahil etmeli, sayı yetersiz kalıyorsa bu işe merak salmış yığınla spor akademisi mezunu genç insanla alt yapı eğitimlerine başlanmalıdır.

Daha evvel yazdığım için Hiddink - 8 milyon € konusuna değinmeyeceğim.

Hiç yorum yok: