3 Ocak 2017 Salı

Elveda Euroleague...



Eurolegue’de sezonun yarısına geldik, bu bölümde CSKA Moskova’nın üstünlüğü bulunsa da dışarıda Darüşşafaka Doğuş, evlerinde Fenerbahçe mağlubiyetleri Türk takımlarından çekmeye devam edeceklerinin göstergesidir. En büyük şoku 2012 yılında Abdi İpekçi’de Galatasaray karşısında yaşadıklarını hatırlayalım. Toplama baktığımızda normal sezonun liderliği için en büyük aday durumundalar, elbette Teodosic ve De Colo ikilisinin performansı böyle devam ederse!.


İlk 8 içinde bitirecek takımlar belirginleşmeye başladı. Real MadridPanathinaikosOlympiakosFenerbahçe - Baskonia VitoriaAnadolu Efes - Darüşşafaka buranın adayları, sürpriz için Daçka iner Barça çıkar diyebilirim ama diğerlerinin değişeceğini pek sanmam. Eşleşme için CSKADaçka (Barça), RMA. Efes, FBPana, OlyBaskonia tahminlerim var, finalin bir kulpuna CSKA tutunurken diğerinde RM veya FB olacağa benziyor.

Bu sene 16 takımlı ligi herkes benimsemiş gözüküyor. Patron Jordi Bertomeu maç yoğunluğunu kabul ederken taraftarın oyuncuların antrenman yerine sahada olmalarını istediğini belirtiyor. Fazla haksız olduğunu söylemek yersiz olur, mini bir NBA testi yapıldığını düşünürsek ligde ve eurolegue’de final oynayacak Türk takımı toplamda 82 maça çıkacak ki bu sayının korkunç olduğunu düşünmüyorum.

Eurolegue tarihinde bu sene oynanan lig sistemi bir ilk olurken başka bir ilki Türk takımları başarmış durumda; tarihte ilk kez bir şehirden 4 takım yer alıyor: Efes ve FB direk katılırken, Daçka wild card ile GS Eurocup şampiyonu olduğu için otomatikmen yer aldılar. Seneye durum değişiyor, Efes ve FB yerlerini korurken wild card hiç bir takıma verilmeyecek, Türk takımları Eurocup’ta mücadele etmediği için katılım ihtimali doğal olarak yok.

İlk 8 dışında kalması neredeyse garantilenmiş olan Galatasaray’da işler çıkmaza girmeye başlamış durumda. Geçen seneden kalan yabancılar Vladimir Micov ve Blake Schilb olurken, yerlilerden Sinan Güler ve Göksenin Köksal ile devam edildi. Sene başında transfer edilen Nenad Krstic her ne kadar ses getiren bir transfer olsa da sakatlığı devam etmesine müsaade etmedi ve yerine çelimsiz Tibor Pleiss alındı, yanındaki uzun Deon Thompson verimsiz oynayınca, Austin Daye bekleneni karşılayamayınca uzun pozisyonumuz sadece Alexander Tyus’a kaldı ki performansı vasat civarında seyretti. Forvette geçen seneki yabancılara John Diebler, Emir Preldzic eklendi. Diebler bazı maçlarda selektör yapsa da bir türlü vites yükseltemedi. Emir ise sudan çıkmış balık gibi, halbuki daha iyi performanslarını görmüştük! En büyük sorunu oyun kurucu pozisyonunda yaşadığımız aşikar. Avrupa basketboluna yabancı Russ Smith ile coach kimyasının uyuşmadığı Justin Dentmon arasında sıkışıp kaldık, önce kadro dışılar, sonra aflar derken kendimizi her ikisinin ardından el sallarken bulduk! Russ Smith’in 7 maçtaki görüntüsü çok büyük kayıp olduğunu göstermezken Justin Dentmon’ın 8 maçtaki sahadaki duruşunu kayıp olarak düşünürüm, sayı lideri olması bir anlamda bu görüşü doğrulamakta. Burada Ergin Ataman’a bir parantez açmak gerekir. GS taraftarı olduğunu biliyoruz, ücretinde indirim yapmanı takdir ediyoruz, iddialı takımlarda görev almak istemeni mantıklı buluyoruz ama kendi seçtiğin oyuncularla yaşadığın sıkıntı sonucu oyun kurucu pozisyonumuz Sinan’a kalıyorsa aynaya bakman gerekir. Geçen sene finalde seni nasıl alkışladıysak şimdi de yermenin vaktidir. Yine de kaybedilmiş çok şey yok, bir an önce toparlanıp lige konsantre olman, 2 takviyeyle ligi tepede bitirme şansın var ve kullanmanı bekliyoruz. Şampiyon dahi olsak EL’de yer alamayacağımıza göre gelecek senenin takımını yapmanı da bekliyoruz. Eğer umut görüyorsan Can KorkmazEge ArarOrhan Hacıyeva isimlerinin üzerinde durmanı rica ediyoruz.

Sinan Güler için bir paragraf açarak yazımızı sonlandıralım. Tam bir kaptan gibi davranıyor, üzerine kalan oyun kurucu pozisyonunun karşılığını vermeye gayret ediyor, her şeyden önce takımın geri kalanına liderlik edip savaşmalarını bekliyor; senin gibisi zor bulunur, umarım 2-3 sene daha sözleşme yapılır.

Hiç yorum yok: