Ne zaman “takımı buraya getir” tezahüratı olsa kırmaz, kol
ve baş hareketi ile takımı o tribüne götürürdü. Bugünün futbolcusunda pek
göremeyeceğimiz “centilmen, kibar, beyefendi” sıfatları kendisi için çokça
kullanılırdı. Arada bir ileri çıkar ve sürpriz goller bulurdu, hiç unutmadığım
2 tanesi 1- Cezalı olduğumuz için İzmir’de oynadığımız Steau Bükreş maçında 1-1
berabere kaldığımız maçta 2- İstanbul’da
Rapid Wien’i 2-0 yendiğimiz maçlarında gelmiştir, yakışıklılık anketlerinde
Metin Tekin ile yarışırdı. 15 sezondan fazla kulüpte kaldı, formayı en fazla
giyenler arasında yerini aldı, harika maçları da oldu üzdüğü de ama hem bizim
takımda hem de Milli Takımda görevini layıkıyla yapanlardandı.
Unutulmaz kaleci Peter Shilton’ın jübilesinde forma giydi.
Kendi jübilesinde Roman Kosecki’nin gelmesi tesadüfü ile hınca hınç dolan tribünler
önünde futbola veda etti. Klasik haline gelen spor yazarlığı ve futbol
yorumculuğuna geçiş yaptı ama yorumculukta pek ses getiremedi, diğerinde de GS
kadrosunu doldurdu.
Ardından kulüpte görev almaya başladı. İlk olarak Scout
ekibinde yer buldu, sonra Sportif Direktör oldu. En sonunda rahmetli Özhan
Canaydın döneminde yöneticiliğe merhaba dedi. Sürpriz biçimde Mehmet Ali Aydınlar döneminde
TFF’de görev aldı. Malum şikenin ortaya çıkması ile ekip olarak pek rahat
edemediler. Aykut Kocaman’ın “sahada şike yapılmış mı, lütfen maçlarımızı
izlesin” talebine kendisinden beklemediğim şekilde “olayın bireysel kanaatler
ya da maç izleyerek çözülemeyeceğini, ortada delil ve bulgular ile soruşturma
ve tutuklamalar olduğunu, kararın bu olgular referans alınarak verileceğini” ifade
ettiğini anımsıyorum.
Günümüzde Dursun Özbek yönetiminde futboldan sorumlu
yönetici olarak tekrar karşımıza çıktı. Ben kendisinden her halukarda
faydalanmamız gerektiğine inanırım ama bu pozisyonun O’na göre olduğuna
inanmam. İdeali olmamakla birlikte bu pozisyondaki kişilerin daha farklı
özellikleri olmalı; gerektiğinde TFF ile mücadele etmeli, kurullarına söz
geçirebilmeli, basınla arası iyi olmalı, rakiplere gözdağı verebilmeli, hatta
devlet kademelerinde icraat şansı olmalı. Eğer beni yanıltıp kendi tarzıyla
başarılı olursa hem kulüpte hem Türk futbolunda yönetici devrimi yapmış olur!
Futbol şubesinde durum böyleyken hem başkan hem hoca
konusunda fazla deneyimi olmayan takımda iş yine topçulara kalacak gibi! Yine
de efsane kaptanlarımızdan biri olan Sevgili Cüneyt Tanman’a yeni görevinde
sonsuz başarılar dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder